TUBBA KAVMİ İSLAMDAN ASIRLAR ÖNCE RAHMAN İSMİNİ NEREDEN BİLİYORDU?














Önemli Not : Bu yazı Yazar Kursad BERKKAN'ın "Hasan Sabbah ve Haşhaşiler" kitabından alınmıştır ve yazının ilk bölümü ile devamı söz konusu kitaptadır. Daha geniş bilgi için kitabı edinmenizi tavsiye ediyoruz... 

*******************************************************

Himyerilerin topluluk olarak adına her ne kadar Himyeri dense de, daha sonraki dönemlerde krallara verilen isim olan Tübba ismi, mensup oldukları kavimler anılırken kullanılmaya başlanmış ve zamanla Tübba ismi Tubba kavmi olarak değişerek krallıklarına da Tubba kralı denmiştir.

Pek çok tarihi kayıt, Tubba kavminin esasen Sebe kavminden ayrılma bir kavim olduğunu söyler ki hatırlayınız, yazımızın başında da ilk Himyer kralının ismini vermiştik. Himyer kralının ismi de, Sebe kavmine mensup olduğunu doğrular nitelikteydi. (Himyer bin Sebe)


Tubba krallarında Haribael bölgesi yani bugün ki Yemen şehrinde, o dönemde ki adı ile de Zafar şehrinde krallığını sürdürüyordu ki bu süreç İran'ın istisalısana kadar, bu şekilde devam etmişti.

Tubba kavminin İslam ile tanışması da tam bu zaman diliminde Ebrehe ordusu kumandanı Masruk'un öldürülmesi ve ordularının Tubba kavmine yenilmesi ile olmuştu. Kendi hükümdarlıklarını kaybeden ve İran ile Yemen dolaylarından çekilen Himyeri, yeni ismi ile Tubba kavmi, dağıldıkları bölgelerde zaten İslam ile tanışmışlardı.

Ebrehe ordusu ile yapılan savaşın ardından İslam'ı kabul etmiş olan Tubba kavmine mensup pek çok kişi, Tubba krallığının yeniden kurulmasından dolayı Yemen'e ve İran'ın pek çok bölgesine tekrar geri dönüş yapmıştı.

Bu durum İslam peygamberi Hz.Muhammed'i de ilgilendirdiği için, burada bulunan ve zaten belli bir kısmı müslümanlığı kabul etmiş olan Yemen halkını, İslam'a davet için elçiler gönderdi.

Elçiler Yemen'de uzun bir süre kaldılar ve Tubba ileri gelenleri ile uzun sohbetler yaparak onları İslam'a davet ettiler. Tubba kavmi ileri gelenleri ise ülkelerinde süren savaşları iki dine bağlıyorlardı ki son yenilen kumandan Ebrehe ve bir önceki kumandanın Musevi ve Hristiyan olmalarından dolayı, İslam'ı anlatan elçilerin sözlerine daha çok yakınlık gösterdiler ve bir “barış” dini olarak algıladıkları İslam dinini kabul ettiler.

Yakın çağlarda Güney Azarbeycan'da yapılan kazı çalışmalarında Himyeri yani Tubba kavmine ait bazı tabletler bulunmuştur. Bu tabletler bugün British Museum'da sergilenir.

Bu tabletlerde ise çok ilginç bir bilgi bulunur ki bu bilgi gerçekten hayret verici derecedededir. Himyeriler yani Tubba kavmi, İslam ile Hz.Muhammed döneminde tanışmıştır ki pek çok kaynak, ileri gelen tarihçiler de bu konuda ittifak eder.

Hiçbir araştırmacının şekva ederek yaklaşmadığı bu husus şöyle dursun, bulunan tabletlerde kadim Tubba kavminin inançlarına dair bilgiler bulunur. Bu bilgiler arasında kendi yaratıcılarına öyle bir isimle hitap ederler ki asırlar sonra İslam ile tanışmış bu topluluğun bu ismi nereden bildiği gerçekten akıllara durgunluk verir.

Hz.Muhammed'in Yemen'e Tubba kavmine İslam'ı davet için gönderdiği elçilerin anlattıklarından memnun kalan Tubba kavmi ileri gelenleri, geçmiş dönemlerde Hristiyan ve Musevi dinine mensup kumandanların, kendi halklarını savaşa sürükleyip, veya kendi halkına savaş açtıkları için ve İslam'a davet eden elçiler de İslam'ın “Barış” dini olduğunu lanse etmelerinden ötürü severek müslümanlığı kabul etmişlerdi.

Ancak şaşılacak durum bunlardan biri değildir. Şöyle ki Hz.Muhammed'in gönderdiği elçiler Tubba kavmine İslam'ı anlatırlarken RAHMAN ve RAHİM olan bir Allah'ın isminden bahsetmişler, Tubba kavmini bu isimlerle andıkları Allah'ın sevgi, barış ve kardeşlik esası üzerine kurulu dinine davet etmişlerdi.

Bu durum Tubba kavmi üzerinde oldukça etkili oldu çünkü deyim yerindeyse duyduklarına inanamamışlardı. Tubba kavmi daha önceden kitabımızın ilk bölümlerinde bahsettiğimiz gibi göksel bir ilahi inanca sahiptiler.

İşin garibi asırlar önce kendi ataları da bu dine mensuptu ve kendi dinlerinin “barışı ve kardeşliği” emrettiğini öğütlemişlerdi.

Şimdi sıkı durun...

Tubba kavminin ataları bunun yanı sıra tapındıkları ilahlarına “RAHMAN ve RAHİM” isimlerine veriyorlardı.

Peki ama bu nasıl olabilirdi?

İslam dininden asırlar önce İslam dininin andığı ve Allah'ın sıfatı olan RAHMAN ve RAHİM olan isimler, nasıl Tubba Tanrı'sının da adı olabiliyordu?

Elbette bu işin ehli olan kişilerin Tubba yani diğer adıyla Himyeri kavminin etimolojik kökenini araştırdığında, daha net bilgilere sahip olabiliriz, ancak biz şimdilik konumuz dinsel perspektif olmasından hareketle, yine sorumuza cevabı Kur'an'ın bir ayetinde bulabiliyoruz.

İslam dini gelmeden asırlar evvel Tubba kavminin Tanrısını RAHMAN ve RAHİM isimleriyle anmasını Kur'an bize şöyle anlatıyor;

NAHL SURESİ 36. AYET

Andolsun ki biz her ümmete, Allah'a kulluk edin ve Şeytan'dan uzaklaşın diye bir peygamber gönderdik; içlerinde, Allah'ın doğru yola sevkettiği de var, sapıklığı hakedeni de. Gezin yeryüzünde de bakın, görün, yalanlayanların sonuçları ne olmuş.

Ayette görüleceği üzere açıkça diyor ki “Her kavme bir peygamber” yani buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz ki Allah aslında pek çok kavme olduğu gibi İslam dininden önce bir din ve peygamber göndermişti. Şimdi başka bir ayete bakalım;

İBRAHİM SURESİ 4. AYET

Onlara iyice anlatabilmesi için kendi kavminin dilinden başka bir dille hiçbir peygamber göndermedik. Gerçekten de Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola sevk eder ve odur üstün ve hüküm ve hikmet sâhibi.”

Bu ayette de görülüyor ki yaratıcı her kavme bir peygamber gönderdiği için onu anlamaları adına, o kavmin diliyle yani o kavme mensup birini resul, peygamber olarak seçerek görevlendirmiştir. En basit ve bariz örnekle, Hz.Musa'nın Yahudiler içinden çıkması gibi...

Yazımızda hatalar var ise nefsimizdendir, isabet ve tesir ederse Rabbimin lütfudur... 

Saygılarımla

Kursad BERKKAN


Yazının devamı olan "TUBBA TABLETLERİNDE HZ.MUHAMMED'İN GELİŞİ NASIL YAZIYOR?" başlığını ilgili kitabımızı edinerek okuyabilirsiniz. 

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar