ABD'NİN PARALEL YAPISI (DERİN YAHUDİ LOBİSİ)

11 Eylül'de ikiz kulelere yapılan saldırının hemen arkasından Başkan Bush'un Offut'ta bulunan yer altı gizli sığınağından telekonferansla katıldığı bir toplantı yapılmış, ABD'nin Yahudi lobisi sadece terör gruplarına değil terörist oluşumları desteklediğini düşündüğü devletlere de haddinin bildirilmesi gerektiği konusunda baskı kurmaya çalışıyordu. 

ABD 11 Eylül saldırısının sorumlusu olan El-Kaideyi ülke aşırı yapılacak gizli bir operasyonla bitirmeyi planlarken Yahudi lobisi çok farklı düşünceler içerisindeydi. Ailece Kurukafa ve Kemikler Tarikatının üyesi olan Başkan Bush ise Yahudi lobisinin emrine sadık kalan bir tavır sergilemişti ve ABD hükümetinin Paralel yapının etkisiyle aldığı kararın özetini 11 Eylül Akşamı Savunma Bakanı Dick Cheney şu sözlerle tv ekranlarından kamuoyuna duyurdu;

"Bu saldırıyı planlayalarlar ile onları barındıranlar arasında bir ayrım yapmayacağız."

Hemen arkasından ABD'de ki Yahudi lobisinin yani paralel yapının bir diğer sözcüsü Paul Wolfowitz şöyle diyordu;

"...Terörizme destek veren devletlere de son vereceğiz"

Ancak başka bir hükümet yetkilisi olan Colin Powell ise bu iki açıklamanın aksine şu açıklamayı yapıyordu;

"Teröre son vermekle letinmeyi tercih ediyoruz. Wolfowitz'in söylediklerisadece kendi fikirlerini yansıtıyor"

Aslında bu sözler derinlerdeki bir savaşın izlerini taşıyordu. Powell deyim yerindeyse paralel yapıya meydan okuyor ve ABD'nin farklı bir politikası olduğunu, paralel yapının buna karışamayacağını ima ediyordu. 16 Eylül 2001'de Milli GÜvenlik Kurulu toplanmıştı, paralel yapının sözcüsü Wolfowitz bu kez ortaya başka bir öneri sundu ve "Afganistan'da bir operasyon Ortadoğu'da dengeleri alt üst edebilir. Oysa Irak'ta şartlar istediğimiz gibi, Irak'a girmek bize daha çok şey kazandırır"diyordu. Paralel yapınınsözcüsü Wolfowitz Irak'ı işgal etmeyi öneriyordu zira Yahudi lobisi Irak'ın işgalinden sonra kurulacak bir "Kürdistan" projesi olduğunubiliyor, Armageddon'a giden bu yolda"Vaad Edilmiş Topraklar" için Irak ve Suriye gibi ülkelerin toprak bütünlüğünün ortadan kalkmasının elzem olduğuna inanıyordu. 

Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi (AIPAC) ABD hükümetinin içerisinde ABD başkanıda dahil olmak üzere, senato üyeleri, temsilciler meclisi üyelerinin çoğunluğu paralel yapının hizmetkarlarıydı. Dolayısı ile ABD'nin devletçi kanadı ile paralel yapı 11 Eylül tezgahını ortak bir senaryoda mütabık kalarak gerçekleştirme konusunda karar aldılar. 

Afganistan'da gizli operasyon yerine önce Afganistan'a sonra da Irak'a askeri harekat başlatılacaktı ve işgal edilecekti. 

Zaten aksi olamazdı, paralel Yahudi lobisinin aksine hiçbir politikacı karşı  duruş sergileleyemezdi. Karşı duruş sergilemesede ABD eski başkanlarından Jimmy Carter bakın bu durumu Şubat 2007'de yaptığı biraçıklamada nasıl özetliyor ve deyim yerindeyse itiraf ediyordu;

"Yeniden seçilmek isteyen bir bürokrat Yahudi Lobisine karşı bir tavır sergilerse bu onun için politik intihar olur."
Buradan hareketle Yahudi toplumu Irak işgalinden sorumlu tutmak doğru olmazdı çünkü Irak işgalinden hemen önce yapılan kamuoyu araştırmaları göstermiştir ki Yahudi toplumunun %77'si Irak saldırısına karşıydı. Taraf olan ise ABD içindeki paralel yapıydı ve bu paralel yapı "Eretz İsrail"yani "Vaad Edilmiş Topraklar" isimli idealin kutsaliyetine inanmış Siyonistlerin hedeflerinden başkası değildi. 

Bu paralel yapı 11 Eylül 2001 sürecinde Stratejik Etkileme Ofisi (Office of Strategic Influence) ve Evrensel İletişim Ofisini kurdular. Bu kurumlar adeta Afganistan ve Irak'a saldırmanın hem propagandasını yapıp, hemde saldırıları haklı kılacak deliller ürettiler ve bunları dünya kamuoyu çapında zihin operasyonu medotuyla yaptılar. 

Yıllar sonra ABD'nin dönemindeki en etkili paralel yapı hizmetkarlarından biri olan Dick Cheney paralel yapının destekçisi olan Amerikan Girişimcilik Enstitüsü'nde (AEI, American Enterprise Institute) yaptığı bir konuşmada bu iki işgalin İsrail'in güvenliği ve varlığını sürdürebilmesi için hayati önem taşıdığını itiraf ediyordu. 

Dick Cheney ve ABD'de ki paralel yapı Irak işgali sırasında "Irak Ulusal Kongresi" isimli kuruluştan ve lideri Ahmed Çelebi'den de ziyadesiyle faydalanmıştı. Ancak Saddam Hüseyin ABD tarafından ipinin çekildiğini anlayınca ilk işi Ahmed Çelebi'nin peşine düşmek oldu ancak bir CIA ajanı olan Çelebi soluğu Londra'da aldı ve kurduğu "Irak Ulusal Kongresi" teşkilatının merkezini Londra'ya taşımak zorunda kaldı. 

Ahmed Çelebi Irak işgali süresince Rockefeller'ın bankalarından yüklü miktarda paralar çekerek Irak'ta ki mazlumlara yardım adı altında gizli bir ticaret mekanizması kurmuş ancak bu mekanizma Çelebi'nin Irak yerlileri ve bölgedeki kürt realitesi ile arasının iyi olmasından ötürü silah desteği sağlanması halini almıştı. 

ABD'de ki paralel yapı sadece ABD'nin karar almasını sağlıyor ve sonra algı operasyonunu başlatıyor tüm cepheleriyle kendisi operasyonu yönetiyor ve tamamlıyordu. Bakın Eski ABD başkanı Richard Nixon bir açıklamasında ne diyor;

"Amerika'da ki Yahudiler tüm bilgilendirme ve propaganda mekanizmasını kontrol ederek gazetelerin, televizyonların, radyoların ve film endüstrisinin ve hatta büyük şirketlerin yönlendirmesinde aktif rol alırlar."

ABD başkanı kısaca ABD'nin özellikle dış politikalarında paralel yapının gücünü itiraf ediyordu. 

Yahudi Lobisi olan bu paralel yapın Kuzey Irak ve Güneydoğu Türkiye sınırlarında kurulacak iki ayrı kürt devleti ile Arz-ı Mevud yani Vaad Edilmiş Topraklar için ABD içinde halen etkin faaliyet yürütmektedirler. 



KURSAD BERKKAN

Yorum Gönder

0 Yorumlar