SİYONİZMİN HEDEFLERİ VE ARZ-I MEVUD TARİHÇESİ (VAAD EDİLMİŞ TOPRAKLAR)

“Ve şimdi gözlerini kaldır ve bulunduğun yerden şimale ve cenuba bak ve şarka ve garba bak. Çünkü görmekte olduğun bütün memleketi sana ve ebediyen senin zürriyetine vereceğim”    (Tevrat:Tekvin 13:14-15)


Kutsal kitap Tevrat’ın Tekvin bölümündeki ilgili ayetlerde belirtildiği üzere Yahudi’lerin Mısır macerası başlayıp bitene kadar Kenan yurdu olarak tarihe geçen ve Tanrı’nın Musa’nın (a.s) çocuklarına vaat edildiğine inanılan topraklar, Arz-ı Mevut!


Tarih her ne kadar bu bölgeyi Kenan yurdu olarak bilse de Yahudi’ler için bu bölge Tevrat’ta Tanrı’nın kendilerine sunduğu kutsal topraklardı. Bu bölge sadece Kenan yurdu değil Yahudiler için “Vaat edilmiş topraklar” olarak biliniyordu. 

Bu topraklar yukarıda belirttiğimiz gibi sadece coğrafik bir bölge değil, Yahudi tarihinin saklı olduğu bir mabed idi, Musa (a.s) asasını orada toprağa vurmuş, İbrahim peygamber oğlu Yusuf’u oradan Mısır’a uğurlamış ve Yusuf annesi Sarah’ın kabrini Kenan yurdunda bulunan ve Yahudi’lerin ilk kendilerine ait toprağı kabul edilen Machpelah mağarasında bırakmıştı. İşte burası Arz-ı Mevud yani Vaad Edilmiş Topraklar’dı. 


Siyonizm'in ideali üç ana temel unsur üzerine kuruludur ki bunun ilk durağı yine Tanrı vaadi olduğuna inanılan Yahudileri Siyon vadisinde toplamak üzerinedir. İlk vaad kısmen gerçekleşmiş ve Yahudiler günümüzde de “İsrail” ismi verilen topraklara hakim olarak Yahudi'lere vaad edildiğine inandıkları topraklara yerleşmişlerdir. İkinci unsur ise Arz-ı Mevud idealidir ki bu ideale göre Nil'den Fırat'a kadar kurulacak büyük İsrail devletinden başkası değildir.

Üçüncü unsur ise dünya hakimiyetidir ki bunun olabilmesi için ikinci unsur olan büyük İsrail kurulduğunda yani Arz-ı Mevud ahdi tamamlandığında günümüzde müslümanlarında kutsal saydığı Mescid-i Aksa'nın konuşlu olduğu yere Mescid-i Aksa yıkılarak Süleyman Tapınağı yapılacak ve dünya hakimiyeti buradan sağlanacaktır. Bakın Mika bölümünde konuya binaen neler söyleniyor;

MİKA 4/2-3

“Gelin ve Rabbin dağına ve Yakubun Allah'ının evine çıkalım; kendi yollarını bize öğretecek, ve onun yollarında yürüyeceğiz.Çünkü Şeriat Siyon'dan ve Rabbin sözü Yeruşalim'den çıkacak ve çok kavimler arasında hükmedecek...”

Siyonizm Arz-ı Mevud ideali ile aslında stratejik ve jeo stratejik bir üstünlük sağlayarak Filistin ve çevre coğrafyaları kontrol altına alma güdüsünden kaynaklansada günümüzde bu ideal üzere hareket etmesi çevredeki diğer ülkeler üzerinde hakimiyet kurma çabasını ortaya koyacaktır. Keza bu durum da özgür bir ülke konumundaki pek çok yönetimi İsrail hegemonyası altına sokacağı aşikardır. Bu nedenle daha önceden de söylediğimiz gibi evvela Siyonizm'i iyi tanımalı ve Arz-ı Mevud'un mahiyetini en ince ayrıntılarına kadar bilmeliyiz. 

Tevrat'ın Hz.İbrahim'e vaad ettiği toprakları alabilmesi için hicret etmesi gerekiyordu ve Ur şehrinden yola çıkarak vaad edilen topraklara doğru gitmesi için emir vererek şöyle demişti;

“ Bu toprakları sana miras olarak vermek için Kildaniler'in Ur Kenti'nden seni çıkaran Rab benim” 

Hz.İbrahim Tanrı'nın bu emrinden sonra hicretine başlamış ve gösterdiği şekilde yolculuğuna devam etmiştir.

Hiç bir zaman Tanrı buyruğuna karşı çıkmayan Hz.İbrahim işaret edildiği gibi seferlerine devam etmiş ve vaad edilen topraklara doğru yolculuğu sürerken nihayet Tanrı koşulsuz şekilde emirlerini yerine getiren İbrahim peygambere arzu ettiği bir isteği olup olmadığını sormasının ardından Hz.İbrahim kendisi için hayırlı bir evlat isteğinde bulunmuştur. Bu durumu iki kutsal kitap Kur'an ve Tevrat birbiriyle örtüşen ayetlerle açıklıyor;

“Rabbim bana salihlerden olacak bir evlat ver”  37/Saffat/99-100

“Ya Rab Yahova, …. Çocuk sahibi olamadım”  Tevrat;Tesniye,15/2

Tanrı'ya olan inancını hiç bir zaman yitirmeyen ve onun kendisine emrettiği doğrultuda hayatını sürdüren İbrahim peygambere Tanrı lütufkar davranmış ve vaad ettiği topraklardan sonra İsmail ve İshak isimli iki evlat nasip etmiştir. Hz.İbrahim kendisinden sonra vaad edilen topraklar üzerinde soyunu devam ettirecek bir nesile kavuşmuştur. 

Zira aslolan bulunduğu topraklar için değil, asil ve inançlı bir nesil için mücadele sürmekti, tıpkı Hz.Muhammed'in Medine hicreti gibi, tıpkı Hz.Musa'nın sürgün Mısır günleri gibi, tıpkı  Hz.Nuh, Hz.Lut ve diğerleri gibi Tanrı vaadinin yerine getirilmesi adına topraklarını terk ederek zürriyetlerinin devamını sağlayacak olanlarla topraklarına veda etmeleri gibi...


Hz.İbrahim'in de hiç  bir zaman toprak kaygısı olmamıştır ve bilinen kadarı ile göçebe hayatı yaşamıştır. Ancak vaad edilen toprakların bilgisi kendisine ulaştıktan sonra Kenanlıların yaşadığı bölgeye hicret ederek burada yerleşik hayata geçti. 

Tanrı Hz.İbrahim'e toprak vaad etmişti evet ancak bu topraklar neresiydi?Bu topraklarda Nuh peygamberin oğlu olan Ham'ın soyu yaşıyordu. Ham'ın oğlu olan Kenan'ın yurt edindiği bu topraklar bu nedenle Kenan diyarı adını almıştı ve şimdi Hz.İbrahim bu topraklara döndürülüyordu ve üstelik bu Tanrı'nın vaadi ile İbrahim peygambere hediye ediliyordu. 

KURSAD BERKKAN

Yorum Gönder

0 Yorumlar