Bor Madeni, II. Abdülhamit ve Yahudi Baron (!)

Osmanlı devleti batılı devletler tarafından "Hasta Adam" olarak nitelendiriliyor ülke içindeki para trafiği kasıtlı olarak para baronları tarafından sekteye uğratılıyor, Osmanlı ekonomisi zor günler geçiriyordu. Nathan Rothschild adeta gizli bir yaveri gibi çalışan Philiph Rose ve Yahudi banker ve bankacı olan David Friedlander ile gizli bir toplantı yaptı.

Osmanlı  devleti sınırları içerisinde bulunan günümüzde Balıkesir ilimizin Susurluk ilçesinde ki, Sultançayırı mevkiinde dev bir bor madeni yatağı tespit edilmişti ve geleceğin en önemli yakıtı olarak görülen bor madeninin çıkarılması için bir gizli toplantı yapılmaktaydı. Baron Rothschild, Rose ve Friedlandre Osmanlı Padişahı Sultan Abdulaziz'e giderek bor madeninin çıkarılması karşılığında vergiye mukabil Osmanlı devletinin ekonomik sıkıntılarına destek olacaklarını vaad ederek bor madeni işletmesi için izin koparmalarını istiyordu.

Bu iş için Philip Rose görevi üstlenmiş sultan Abdulaziz'in ikna edilmesini sağlayacak, baron Nathat Rothschild parasal desteği ve tüm giderleri sağlayacak ancak tüm resmi işlemleri David Friendlander'in bankası üzerinden yapılacaktı. Yahudi para baronu Nathan Rothschild yine perde arkasında kalmayı tercih etmişti.

Bu gizli toplantı işe yaramış, Sultan Abdulaziz 18 yıllığına Destmzures isimli bir Fransız şirketine bor madenini çıkarması için izin vermişti. Uzun yıllar Yahudi bankerlerin işletmesinde kalan bor madeni yatağı tahta çıkan II.Abdulhamid'den sonra sekteye uğramış, Abdulhamid bor madeninin Yahudi sermayesine aktığının farkına varmış ancak sözleşme olduğu için elinden bir şey gelmemiştir.


Fakat bir süre sonra fırsat Abdulhamid'in ayağına gelir ve Hanson-Cover isimli bir İtalyan şirketi sözleşme süresi bitmek üzere olan Yahudi şirketinin yerine bor madenini çıkarmak istediklerini belirten bir beyan ile sultana başvururlar. II.Abdulhamid duruma mesafeli dursada Desmazures şirketini dolayısıylada baron Nathan Rotschlid'i ziyadesiyle rahatsız etmiştir.

Fakat Abdulhamid ise ikisinden de rahatsızdı ve bor madeninin işletmesini kesinlikle vermek istemiyordu. Nihayet Rotschild Fransız konsolosluğunu devreye sokarak maden imtiyazının kendi hakları olduğunu ve işletme hakkına tekrar sahip olmaları halinde ön ödeme usulü ile Osmanlı devletine maddi yardımda bulunmayı vaad ediyorlardı.

Ancak Hanson-Cover şirketi bu tekliften haberdar olunca daha cazip bir teklifle sarayın kapısını çaldı. Rothschild'in şirketi %5 vergi ödüyordu osmanlı devletine ve ön ödemeli olarak yardımda bulunmayı vaad ediyordu. Hanson-Cover şirketi ise daha radikal bir teklifte bulundu ve eski şirketin %5 düzeyinde olan vergi oranını %20'ye çıkarttı.


Ortam oldukça gerilmişti ancak Divan-ı Humayun (Bakanlar kurulu) Hanson-Cover şirketinin bu cazip teklifini kabul etmişti. Fakat son karar elbette Padişah II.Abdulhamid'in di ve Abdulhamid han Divan-ı Humayun'un Hanson-Cover şirketine işletme hakkı tanıyan kararnamesini imzalamıyor, kasıtlı olarak bekletiyordu. İki bor maden şirketide Osmanlı devletinden imtiyaz alabilmek için araya pek çok vasıtalar, kişiler, mebuslar (milletvekili) koyarak kararın kendi taraflarına çıkması yönünde baskı kurmaktadır.

Nihayet bor madeni işletmesi için çok önemli bir karar padişah Abdulhamid tarafından verilir...

Ancak bu iki şirkete değil...

Kime dersiniz?

Sultan Abdulhamid'in ülkenin yer altı kaynağının yine ülke himayesinde kalmasını sağlamış ve bor madeni çıkarma imtiyazını yerli bir işadamına vermiştir. Bu kişi bizzat Padişah Abdulhamid'in yaveri olan Mareşal Fuad paşaya verilmiştir. Abdulhamid Han'a Yahudilerin neden "kızıl sultan" dediklerinin cevaplarından bir taneside bor madeninden elde edilen sermayenin ülke topraklarında kalmasını sağlaması olabilir.

Abdulhamid Han'ın Fuad paşaya tanıdığı bor madenini çıkarma izni hakkındaki resmi belgeyi aşağıda görebilirsiniz. ;


Hüdavendigâr vilayetinde, Karesi sancağında, Fart nahiyesinde, İldiz ve Aziziye köyleri civarında, doğusunda Ilıca yolundaki Kapalıdere içinde Sulucek mezarlığı ve kuzeyinde Sulucek ince yolu boyunca Arnavud Ağılı ve Germe Kaya ve batısında Küplü deresindeki köprüye ve oradan da Sultançayırı’ndan gelen caddede biri İldiz’a ve diğeri Hanson-Cove şirketine giden yoldan kesildikleri noktaya kadar ve güneyinde söz konusu noktadan adı geçen şirketin sınırı boyunca Kapalıdere’de sonlanan sınır dahilinde yaklaşık olarak 1500 dönüm arazide çıkacağı düşünülen borasit madeni imtiyazının usul ve nizamı dairesinde padişah hazretlerinin değerli yaverlerinden ve büyük mareşallerinden Fuad Paşa hazretlerine verilmesi onun verdiği dilekçe üzerine çıkan padişahın irade-i seniyyesi gereğidir. 23 Ağustos 1889.” (belge kaynak : Mustafa Armağan, Abdulhamid'in Kurtlarla Dansı2)

Yorum Gönder

0 Yorumlar