YENİ DÜNYA DÜZENİ 2. BASAMAK AFGANİSTAN'IN İŞGALİ (BÖLÜM 2)

İkinci bölümde 11 Eylül 2001 tarihinde İkiz kulelere yapılan saldırının izlerini sürelim ve girdiğimiz bu kapının bizi Afganistan'a çıkarmasını hep birlikte Siyonistlerin izlerini takip ederek bulmaya çalışalım. Bu bölüm dizi olan yazımızın ikinci bölümüdür. İlk bölümü okumak isterseniz aşağıdaki linke tıklayarak önce o bölümü okuyunuz;


11 Eylül saldırıları, Evanjelizm ve İllumunati gibi örgütlerin tertiplediği bir olaydır. Amaç Ortadoğu’daki diğer dinlerin var olduğu ülkelerde etkin olmaktır. Hatta 11 Eylül saldırılarının ardından dönemin ABD başkanı George W.Bush bir konuşmasında şöyle demiştir;

“Haçlı Seferleri Başlıyor!”

Peki, nereye yapılacak bu Haçlı Seferleri?

Tabii ki en başta onların 1. dereceden düşmanı olan Müslüman ülkelere…

Peki, neden Müslüman ülkeler?

Çünkü 11 Eylül’de ABD’nin ikiz kuleleri olan “Dünya Ticaret Merkezi”ne saldırı düzenleyenler Müslümanlardı!

İkiz kuleleri kaçıran korsanlar Müslüman birer kişiliktir ve İslami Terör Örgütü dedikleri El-Kaide militanıdırlar.

Aslında her şeyin hazır olduğuna ve planın tıkır tıkır işleyeceğine inanan zihniyet hazırdı. (Bir tek kendini zeki sanan zihniyet) Planlandığı gibi uçaklar ikiz kulelere çarpmıştı ve tüm dünya ayaktaydı. Televizyonlar derhal naklen yayına geçmişti ve bu inanılmaz olayı veriyordu. Ulusal TV kanalı CNN ise, CIA’dan aldığı emir ile düğmeye basılmasını bekliyordu. Çünkü daha kimse ne olup bittiğini anlamadan, hatta ikiz kulelere çarpanın uçak olduğunu bile anlayamadan yaklaşık 6 dakika sonra CNN televizyonu damgayı yapıştırmıştı bile;

“İkiz kulelere çarpan uçakları El-Kaide militanları kaçırdı. Yapılan saldırıların ardında Usame Bin Ladin var!”

İşte gazetecilik dediğin böyle olur değil mi?


Daha dün ABD ve CIA’nin Sovyetlere karşı kullandığı Usame, ne çabuk ABD’nin düşmanı oluvermişti.

Hatırlayınız 26 Aralık 1979’da Afganistan, Sovyet orduları tarafından işgale maruz kaldığında, Afgan askerlerine destek CIA tarafından sağlanmıştı. Sağlanan destek tabiî ki gizliydi ve bu desteğin aracısı da, o dönem El-Kaide olarak bilinmeyen, ismi pek duyulmayan Usame Bin Laden ve mücahitlerinden başkası değildi. Yandaki fotoğrafta da göreceğiniz gibi Sovyet ordularına karşı Afganistan’da savaşan Usame Bin Ladin, CIA’nın sağladığı silah ve mühimmat desteği ile bu mücadelesini sürdürüyordu. Nihayetinde CIA’in desteği ile ABD güçlerinin de katkısı ortaya çıktı ve Jelelabad savaşında Usame Bin Laden yönetimindeki Afgan orduları Sovyet ordularını inanılmaz bir hezimete uğrattı. Bu iki ülkenin ordusal gücünü düşündüğümüzde, böyle bir şeyin olmasına imkân var mı?

ABD, Usame Bin Ladin ve ailesi ile her zaman yakın ilişkiler içerisinde olmuştu. Çünkü Ortadoğu atağı için Ladin gibi ailelere her zaman ihtiyaç vardır. Örneğin yandaki resimde Usame Bin Ladin’in abisi Yahya, Babası El-Muhammed, Kral Faysal ve inanılmaz diyeceksiniz ki ABD başkanı Carter bulunmakta.

Artık ABD, Usame Bin Laden’in peşine düşecekti çünkü o ABD’nin kalbine bir saldırı yapmıştı ve artık bu, sadece ABD’nin değil dünyanın özgürlük sorunuydu ve bu sorun halledilmeliydi. Bu durumu Başkan Bush, Evanjelist otoritenin hazırladığı basın açıklamasında şöyle anlatıyordu;

“11 Eylül’de özgürlük düşmanları ülkemize karşı savaş nedeni sayılacak bir olay gerçekleştirdiler. Amerikalılar savaşı bilirler fakat 136 yıldan beri yabancı topraklarda savaşmışlardır. Buna tek istisna 1941’deki Pazar günüdür. Amerikalılar sürpriz saldırıları bilirler ama binlerce sivile yapılanı değil. Bütün bunlar bir günde oldu ve gece olduğunda dünya farklıydı ki bu dünyada özgürlüğün kendisi saldırıya uğramıştı…

Bu yalnız Amerika’nın savaşı değildir. Tehlikede olan sadece Amerika’nın özgürlüğü değildir. Bu dünyanın savaşıdır. Bu medeniyetin savaşıdır. Bu savaş ilerleme ve plüralizme, hoşgörü ve özgürlüğe inananların savaşıdır.

Bütün milletleri bize katılmaya davet ediyoruz. Talep edeceğiz ve polis güçlerinin, istihbarat teşkilatlarının ve bankacılık sistemlerinden gelecek bilgiye ihtiyacımız var. Birleşik Devletler şimdiden tepkilerini göstermiş olan birçok devlete ve uluslar arası kuruluşa müteşekkirdir. Latin Amerika’dan Asya’ya Afrika’ya, Avrupa’ya ve İslam dünyasına kadar birçok ülke…

Belki de NATO’nun açıklaması dünyanın olaya bakış açısını tam olarak anlatmaktadır:

Birimizi yapılmış saldırı hepimize yapılmış demektir.

Çağdaş dünya Amerika’nın etrafında toplanmıştır. Şunu anladılar ki eğer terör cezalandırılmazsa, kendi şehirleri, kendi vatandaşları sıradaki hedef olabilir. Cezalandırılmamış terör sadece binaları yıkmaz, meşru hükümetlerin de istikrarını tehdit eder. Biz buna izin vermeyeceğiz. Yöntem daha belli değildir ama sonuç kesindir. Özgürlük ve korku, adalet ve şiddet her zaman savaşmıştır ve şunu biliyoruz ki Tanrı bunların arasında tarafsız değildir.”


Evanjelistlerin ağzından yapılan bu açıklama fitili ateşlemiş ve yeni bir dönem başlamıştı artık. 11 Eylül saldırıları yeni bir dönemin kapısını açmıştı.

Fakat 11 Eylül saldırıları gerçekten de bir El-Kaide saldırısı mıydı?

İkiz kulelerin statik projeleri üzerinde bilgisayar ortamında binlerce simülasyon yapan inşaat mühendisleri, bu binaların üst katlarına uçak çarpması sonucunda tamamen yıkılmalarının imkansız olduğu sonucunda birleşiyorlar. İnşaat mühendislerine göre uçak çarpması sonucunda binada bir yıkılma meydana gelecekse, bunun çarpılan kat ve üzerindeki katları etkileyeceğini, alt katları İkiz Kulelerde olduğu gibi tamamen etkilemesinin imkânsız olduğunu vurguluyorlar.

Deprem uzmanları da inşaat mühendisleriyle aynı görüşte; onlara göre de binanın yıkımına üst taraftan aldığı bir darbe sebep olamaz. İkiz Kulelerin domino taşları gibi birbirlerinin üzerine yığılarak çökmesine dikkat çeken patlayıcı uzmanları ise, bu şekildeki bir çöküşün ancak “Kontrollü Patlama Tekniği” ile olabileceğini açıklıyorlar.

Kendilerinin bu yöntemle pek çok bina yıktıklarını ifade eden uzmanlar, bunu gerçekleştirmek için bütün katlara patlayıcı yerleştirdiklerini, ardından yukarıdan aşağıya zincirleme yöntemiyle bunları patlatmak suretiyle yıkımın sağlandığını belirtiyorlar. Bomba uzmanları ve fizikçiler İkiz Kulelerin yıkılması için tonlarca TNT patlayıcıya ya da yüzlerce C4 patlayıcıya ihtiyaç olduğunu, bunların kontrollü patlatılması için ileri teknoloji ve fizik bilgisi gerektirdiğine dikkat çekiyorlar. Bilim adamlarına göre bu patlamalar kesinlikle birkaç Afganlı teröristin işi olamayacak kadar profesyoneldir.

ABD ısrarla bu saldırıların arkasında Usame Bin Ladin var dese de, biz yine 11 Eylül saldırılarına şüphe ile bakıyoruz çünkü;

Yapılan ilk açıklamalara göre bu uçaklar yolcu uçağıdır ve birçok ABD ve dünya vatandaşı ölmüştür. Fakat uçakların çarpma anı kameralara yansıdığında hiç cam bulunmayışı ve hiçbir havayoluna ait amblemin olmayışı yolcu uçağı olmadığını ispatlamıştır.

Bu uçakların yakıt ikmal uçakları oldukları ve ikiz kulelerin uçak yakıtının çelik gövdeyi eriterek çökmediğinin tonlarca bombalar ile kontrollü bir şekilde çökertildiği aşikârdır.

Saldırı yapan uçakların, İkiz kulelere girmeden önce, altlarındaki görülen flaş patlamasına benzeyen ışık huzmesinin ne olduğunun ve uçakların normalde İkiz Kulelere çarptığında Kuleleri delip geçmesi gerekirken anında Kulelerin içinde infilak etmesi, teröristlerin bu kadar kısa zamanda usta bir pilot gibi bu eylemleri gerçekleştirmesinin imkânsız olması; 11 Eylül günü tesadüfen çevrede bulunan görgü tanıklarının ortadan kaybolması, ilk anda dünya ekranlarında da yayınlanan ve çarpışma anını gösteren amatör kamera görüntülerinin CIA tarafından toplatılması, bu görüntüleri çeken kameramanlardan bir daha haber alınmaması, olay günü İkiz Kulelerde görev yapan 3000’i aşkın Musevi asıllı Amerikalıdan o gün sadece 8’inin işe gelmiş olması, Usame Bin Laden öncülüğünde Afganistan dağlarında gezen cahil köylülerin son moda sibernetik saldırıları yapamayacağı, bunun gibi daha birçok kanıt ile Amerikan yönetiminin başarısız senaryosunu kanıtlamaktadır. 69

Hatta 11 Eylül olaylarından sonra, Ulusal Evanjelistler Derneği basın sözcüsü olan Richard Cizik şu açıklamayı yapmıştır;

“İslam günümüzde, kötülük sembolü Sovyet İmparatorluğunun yerini almıştır. Müslümanlar, modern çağda şer imparatorluğu ile eşdeğer hale gelmişlerdir.”

Fakat ABD halen daha 11 Eylül saldırısını El-Kaide örgütünün yaptığını söylemekte ve dahası İkiz Kulelerin uçakların çarpma şiddeti ile çöktüğünü söylemektedir. İkiz kuleler bahanesiyle Afganistan’a operasyonlar başladı ve dönemin ABD başkanı bu saldırının adını tasarlayarak duyurmuştu.

Müslüman olan saldırganlar “İslami Terör Örgütü!” üyesiydi…

Operasyonun adı belliydi. Başkan Bush uluslar arası terörle mücadele kapsamında, ABD destekli olduğuna inandığımız, El-Kaide örgütünün peşine düşecekti. Bunu ise Müslüman ve Türk dostu olan bir ülkede gerçekleştirecekti.

Orası Afganistan…

KURSAD BERKKAN

Yorum Gönder

0 Yorumlar